Pilotlar yollarını nasıl bulur?

Özellikle havacılığa uzak olan veya yeni ilgi duymaya başlayanlar kokpiti gördüğü zaman pilotlar yolunu nasıl buluyor diye düşünebilir. Havada da aynı karada olduğu gibi yollar vardır. Uçaklar çoğu zaman bu yollardan, bazen de direkt rotalardan uçar. Peki bu görünmez yolları pilotlar nasıl görür? Merak ettiyseniz gelin bu konuyu biraz açalım…

Uçakta navigasyon komplike bir süreçtir; eğitim, bilgi, tecrübe ve bir takım ekipmanların kullanımını gerektirir. Pilotlar modern ve geleneksel yöntemleri harmanlayarak uçuşlarını emniyetli bir şekilde gerçekleştirir. Geleneksel yöntemlere örnek vermek gerekirse harita, pusula ve yerdeki nirengilerden bahsedebiliriz. Modern yöntemlere ise FMS (Flight Management System), GPS, IRS gibi örnekler verebiliriz. Günümüz havacılığında uçuşları emniyetli bir şekilde yapmanın yanında verimli bir şekilde yapmakta ticari başarı ve şirketlerin devamlılığı açısından önem arz eder. Gelişen teknoloji sayesinde RNAV diye adlandırılan yöntemlerle hava yollarındaki esneklik ve kapasite, dolayısıyla verimlilik arttırılmış olur. Navigasyon için kullanılan yöntemleri aşağıda biraz daha detaylı şekilde inceleyeceğiz. Fakat bundan önce kısaca birde VFR (Visual Flight Rules) denilen görerek şartlarda yapılan uçuşlardan bahsetmek isterim. VFR uçuşlar hava şartları müsait olduğunda tıpkı havacılığın ilk yıllarında olduğu gibi yerde seçilen dağ, nehir, cami, köy vs gibi nirengiler takip edilerek gerçekleştirilir. Pilotlar VFR uçuşlarından önce seyir planı hazırlar ve ayrıca VFR haritaları kullanarak uçar. 

FMS – Flight Management System

Flight Management System yani uçuş yönetim sistemi pilotlara navigasyon, performans optimizasyonu, yakıt takipi ve uçuş ekranlarına bilgi sağlayarak yardımcı olduğu gibi uçuş emniyetini ve verimliliği de arttırır. Kalkış öncesi hazırlıklar yapılırken pilotlar sisteme CDU (Control Display Unit) aracılığıyla uçuş planında belirlenmiş olan  rotayı ve diğer bilgileri girer. Bu rota; airway denilen başı ve sonu belli olan hava yollarından veya waypoint olarak adlandırılan koordinatları belirli noktalardan oluşur. Pilotlar önlerindeki navigation display vasıtasıyla girdikleri rotayı görürler. Uçak farklı sensörlerden gelen veriler aracılığıyla yerini tespit eder ve FMS’e girilen rota veya noktaları izleyerek varmak istediği yere doğru uçuşunu gerçekleştirir.

GPS – Global Positioning System

Günümüzde modern uçaklar navigasyon için öncelikle GPS’i kullanır. Peki nedir bu GPS? Açılımı Global Positioning System olan uzay merkezli bu sistem 24 uydudan oluşur ve dünyanın her hangi bir yerinde en az 5 uydunun kullanıcıya görünür olacağı şekilde tasarlanmıştır. Oldukça yüksek hassasiyetli şekilde pozisyon, hız ve zaman bilgisi verir. GPS’in yatay düzlemdeki hassasiyeti sivil uçaklar için 100 metre civarıdır ve sistem hava durumundan etkilenmez. Gerekli ekipmana sahip sınırsız kullanıcı GPS’ten faydalanabilir.
Kullanıcıların ekipmanlarının doğru bir şekilde 3 boyutlu pozisyon tespiti yapabilmesi içinse en az 4 uydu gereklidir. GPS’ten gelen sinyallerin doğruluğunu kontrol etmek için RAIM (Receiver Autonomous Integrity Monitoring) kullanılır.  RAIM; GPS alıcısının kendi içinde hata tespit özelliğidir ve uydudan gelen sinyallerin, bütünlük/doğruluk gereksinimlerine uygun olup olmadığını kontrol eder. Sistem bunu ekstra bir uyduya gereksinim duyarak (en az 5 uydu) veya 4 uyduya ilaveten barometrik altimetre yardımıyla yapar. RAIM olmadan pilot GPS pozisyonu bütünlüğünden/doğruluğundan emin olamaz. Bu hata tespit özelliği PBN ve RNAV için kritik önem arz eder. Fakat şunu da belirtmeden RAIM konusunu bitirmemek gerekir; görerek şartlarda (VFR) yapılan uçuşlara yardımcı olması açısından kullanılan GPS el cihazlarında (hand-held units) RAIM özelliği yoktur, bu yüzden görerek yapılan
VFR uçuşları sadece GPS kullanılarak yapılmamalıdır.

 

VOR-NDB

VOR ve NDB yer merkezli sistemlerdir ve yer istasyonlarının sinyal yayarak uçakların buna göre yönlerini tayin etmesidir. Aralarında bir takım farklılıklar bulunur. NDB düşük veya orta frekanslı tek bir sinyali her yöne yayarken, VOR ise yüksek frekansa sahip 360 derece sinyaller yayar, ayrıca hassasiyeti daha yüksektir. VOR yüksek hassasiyete sahip olduğu için yol takibi yaparken bir radyal önlemek, radyalin sağında mı solunda mıyız gibi NDB’nin sahip olmadigi kabiliyetlere sahiptir. Fakat NDB’ye göre bir dezavantaji menzilinin düşük olmasidir. Her iki yöntemde de pilot yer vericisinin frekansını uçaktaki ekipmana girer ve kullanmadan önce doğru istasyonun bağlı olduğunu teyit eder. Bu teyit modern uçaklarda pilotun önündeki ekranda vericinin kodunun okunmasıyla, uçakta böyle bir kabiliyet yoksa mors kodunun dinlenmesiyle yapılır. Günümüzde NDB’lerin kullanımı giderek azalmaktadır, VOR ise daha çok GPS’e yedek olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

 

RNAV – Area Navigation

Eskiden uçaklar bir istasyondan diğerine uçarak ilerlerdi fakat artık (1970’lerden beri) gelişen teknolojinin bir ürünü olan RNAV navigasyon metoduyla; yer veya uzay merkezli sistemler aracılığıyla veya bunların kombinasyonu ile veya uçağın kendi sistemlerinin yeteneği ile arzu edilen her hangi bir güzergahda uçabilir. RNAV sadece seyir esnasında değil herhangi bir yer merkezli yardımcısı bulunmayan havaalanlarına yaklaşma ve iniş kabiliyeti de kazandırır. Başlıca avantajları olarak yakıt/zaman tasarrufu, havayolunun daha esnek şekilde kullanımı, daha az radar vektörlemesi ve hava kontrolörleriyle daha az iletişim sayesinde yanlışlık yapma ihtimalinin azalması söylenebilir.

Yukarıda ilk yayınlanan RNAV chart’ını görüyoruz.

IRS

Açılımı Inertial Reference Systemdir. Bu uçagın içinde kapalı bir sistemdir, yani dışarıdan herhangi bir sinyale gerek duymaz. Pilotlar yer hazırlakları sırasında bulundakları yerin koordinatlarını uçuş bilgisayarına girer ve sistem bir süre sonra konumunu kesinleştirir. Bu işlem sırasında uçak yerinden hareket ettirilmemelidir. Daha sonra bilinen bu ilk pozisyona göre jireskop ve ivme ölçerler aracılığıyla yerini sürekli tayin ederek uçağın konumunu gösterir. Modern uçaklarda daha hassas olan lazer jireskoplar kullanır. IRS’in bir handikapı; uçuş süresi uzadıkça hata miktarı artar ve gerçek pozisyonundan sapmış bir yer gösterir .

Hakan TATAR

1 Comment.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *