RADAR: Radio Detection and Ranging

2024’ün ilk baharında umarım herkesin keyfi yerindedir. Bu yazımda ilginizi çekeceğini düşündüğüm havacılıkta sıkça kullanılan ekipmanlardan biri olan radardan bahsedeceğim.  Başlıkta gördüğünüz açılımı radio detection and ranging olan ekipmanı 1940’larda A.B.D donanması tarafından radar olarak kısaltmıştır ve kelime o zamanlardan bugünlere gelmiştir. Radar: radyo sinyali yayarak ve bu sinyalin bir objeye çarpıp geri yansıması yöntemiyle bir objenin yer tespiti ve mesafe ölçümü için kullanılan ekipmandır. Bu konuda ilk çalışmalar 19. yüzyılın sonlarında Heinrich Hertz’in yaptığı deneylerde radyo dalgalarının metalik yüzeylerden yansıdığı öğrenilerek başlamıştır. Erken uyarı sistemi olarak kullanılmaya başlanmasıysa 1934-39’lu yıllar arasında 8 farklı devletin (Birleşik Krallık, Alamnya, A.B.D, Sovyetler Birliği, Japonya ve Hollanda) bağımsız olarak kendi sistemlerini geliştirmesiyle olmuştur. Bunu antenin açısı ile hedefin yönünü, osiloskop ile de mesafesini ölçerek başarıyorlardı. O yıllarda olan savaşlar sebebiyle hızlı şekilde gelişen sistemler savaşların kazanılmasında önemli rol oynadı. Savaş dönemi sonrasında ise sivil havacılıktan, denizciliğe, meteoroloji, polis departmanları gibi farklı farklı alanlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Yazılarımızın çerçevesi sivil havacılık üzerine olduğu için askeri radarları bir kenara bırakıp sivil havacılık için kullanılan radarlardan devam edeceğim.

Bugünlerde FAA (Federal Aviation Administration) olan Amerikan sivil havacılık otoritesi hava trafiğinin kontrolü için 1946 yılında denemelere başlamış, 1952 yılındaysa yaklaşma ve kalkış için rutin olarak radar kullanımına geçmiştir. Bundan dört sene sonra seyir irtifasında uçan uçakların takibi için uzun menzilli radarlar sipariş edilmiştir. 1960 senesindeyse belirli bölgelerde uçan uçaklara transponder (uçağın tanımlanmasında kullanılan  yardımcı ekipman) kullanma şartı getirildi.

Primary Surveillance Radar
Çalışma prensibi vericiye dönen yansımalar üzerinedir. Radar anteni dakikada 5-12 dönüş yaparak sinyal yayar. Sinyalin geldiği yön objenin nerede olduğunu belirlerken; sinyalin hızı sabit olduğu için yansımanın geri dönüş zamanına göre de mesafesi belirlenir. Uçağın yerini tespit etmek için uçakta herhangi bir ekipmana gerek duymaması bir avantajıdır. Bununla birlikte seviye tespiti yapamaması, aynı eğim mesafesinde farklı seviyelerdeki uçakları ayrıştırmada güçlüğü gibi dezavantajları vardır.

Secondary Surveillance Radar
Primary Radar’ın aksine Secondary radar diğer sistemin (transponder) iş birliğine ihtiyaç duyar. Çalışma sistemi sorgu esasına dayanır. Tıpkı primary radarda olduğu gibi radar anteni dakikada 5-12 dönüş yapar ve sinyal yayar. Bu sinyal uçakta bulunan transponder denilen bir ekipman tarafından alınır. Cevap olarak ise uçak en basit şekilde ya içinde bir kod (mode A) ile yanıt verir (squawk) yada buna ek olarak irtifa bilgisini de cevaba dahil eder (mode C). Sorgunun içeriğine ve transponderın kabiliyetine göre irtifa uçakta seçilen irtifa uçulan baş vs gibi başka bilgileri de içerebilir(mode S).

Transponder
Yerden gelen sorguya cevap üretecek nitelikte bir alıcı-vericidir. Günümüzde standart bir uygulamadır ve kontrollü hava sahalarında kontrolörün ekranında uçakları ayrıştırmasına yarar. Görerek uçan uçaklar 1200 kodunu bağlar herhangi bir kod verilmemiş ve aletli uçuş kurallarına göre uçan uçak 2000 kodunu bağlar. Bunlarla beraber acil durumlarda kullanılacak standart kodlar da mevcuttur. İletişim kabiliyetinde problemi belirten 7600 veya acil durumlarda kullanılan 7700 gibi.

Airport Surface Detection Equipment Model X (ASDE-X)
Havaalanlarında apron, pist, taxi yolları gibi yüzeylerde uçak ve yer trafiğinde kullanılan araçların takibinde kullanılan bir ekipmandır. Potansiyel çakışma veya çarpışma durumlarını önlemek için; özellikle gece veya görüşün düşük olduğu durumlarda kontrolöre oldukça yardımcı olan ve trafiklerin emniyetini arttıran bir teknolojidir.

Weather Radar
Uçaklarda veya havaalanlarında bulunan bu sistem bulutları veya yağışları oluşturan hidrometeorları (Atmosferden geçerek düşen veya atmosferde asılı olarak bulunan sıvı veya katı su parçacıkları) tespit eder. Diğer radar tiplerinde olduğu gibi sinyal gönderilir ve hidrometeorlardan geri dönen yansı ekranda farklı renklerde görülür. Yoğunluğa göre yeşil sarı kırmızı gibi renklerde gösterilir. Yoğun bölgeler genellikle türbülans ve uçuş emniyetine tehdit diğer unsurları barındırabileceğinden uçaklar mümkün olduğunca bu alanlardan kaçınarak uçar.

Kaynaklar FAA, Skybrary, Wikipedia

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *